Bu Blogda Ara

22 Aralık 2011 Perşembe

SARHOŞ


Gözlerimi kapalı mı yoksa açık mı tutmam gerektiğine karar veremiyordum. İki türlü de başımın dönmesini engelleyemiyordum. Gözlerimi açtığımda sabit bir noktaya odaklanmaya çalışıyordum ama dünya etrafımda öyle hızlı dönüyordu ki, sabit bir nokta denk getiremiyordum bile. 10 saniyede bir midem ağzıma kadar geliyordu. Midem bu işkenceye ne kadar dayanabilir bilemiyordum. O gün, ne kadar içmiştim hatırlamıyordum, daha doğrusu hangisinden ne kadar içtiğimi hatırlamıyordum. Dünya bu hızla etrafımda dönmeye, karşıdaki ışıklar bu hızla aşağı yukarı hareketine devam eder ve midem 10 saniyede bir yukarı çıkma çabasını bırakmazsa, o gün ne içtiğimin, ne kadar içtiğimin bir önemi kalmayacaktı, çünkü içtiğim hatta yediğim her şeyi çıkaracaktım. Çok defa sarhoş olmuş, çok defa kusmuş, çok defa uyandığımda hatırlamadığım bir köşede sızmıştım ama hiçbir sarhoşluğumda o günkü kadar berbat hissetmemiştim. Darmadağındım. Yanımdaki arkadaşım “iyi misin abi, sapsarı oldun” diyor pis pis sırıtıyordu. Cevap vermek için ağzımı açmaya korkuyordum. Yüksek sesle çalan iğrenç Serdar Ortaç şarkısının, durumumun fenalaşmasındaki katkısı yadsınamazdı. Işık hareketlerinden kurtulmak için gözlerimi kapattım. Ellerimi yavaş hareketlerle kulaklarıma götürdüm ve Serdar Ortaç’tan da kurtuldum. Artık tek yapmam gereken 10 saniyelik periyotu hiç değişmeyen mide hareketlerimi bastırmaktı. Mideme odaklanmaya çalışırken, birden baş dönmem ve mide hareketlerim azalmaya başladı ve daha sonra gondolun süresi doldu. Gondoldan indikten birkaç dakika sonra hiçbir sıkıntım kalmamıştı. Lunaparktan çıktık ve bir şeyler içmeye gittik.