Bu Blogda Ara

8 Mayıs 2014 Perşembe

ANTİ-MİLİTARİST DARBECİ

Uzun ve çirkin burunlu, ömrünü seneler önce tamamlamış ford otobüsün içerisinde, iki kişinin oturması için dizayn edilmiş koltuğa, iki bacağımın arasında dik bir şekilde tuttuğum tüfeğimle birlikte anca sığmıştım.

G3 piyade tüfeği geciktirmeli gaz kaçırma sistemli mekanizmaya sahiptir ve bu sebepten MG42 piyade tüfeğinde görülen yüksek geri tepme görülmez.

Şanslı günlerimden biri değildi, otobüsün güneş alan tarafına denk gelmiştim. Parlak öğlen güneşinin etkisiyle otobüsün içerisindeki hissedilir sıcaklık, hava durumunun bildirdiği 350C'nin çok üzerindeydi. Koltukların yıpranmış deri kaplamalarının dayanılmaz kokusu içerideki havayı iyiden iyiye ağırlaştırılmıştı. Üç numara tıraş edilmiş ve terden sırılsıklam olmuş kafamı eğmiştim. Miğferim öne doğru kaymış, görüş açımın büyük bölümünü kapatmıştı, fakat bundan rahatsız değildim. Beni "düşman" mermilerinden koruması öngörülen miğfer o gün güneşe karşı koruyordu.

G3 piyade tüfeği tek tek atış yapabildiği gibi, tam otomatik atış da yapabilir.

Askerliğimin acemilik döneminin son haftasındaydım. Nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde uygun adım yürüyüş konusunda iyi olan grubun içine girmiş ve 30 Ağustos kutlamalarında Manisa'nın ortasında gerçekleştirilecek olan törenin yürüyüş takımına seçilmiştim. Ortaokulda asker yürüyüşlerinden not verilen beden eğitimi derslerinde aldığım kırık notlardan sonra aradan geçen 15-16 yılda kendimi geliştirmiş olmalıydım. Ortaokul sınıfımızda uygun adım yürüyüş konusundaki yeteneksizliğim dalga konusu olmuş, beden eğitimi öğretmeni tarafından sürekli "Sen nasıl asker çocuğusun?" sorusuna maruz kalmıştım. Demek ki asker gibi yürüyebilmek için asker çocuğu olmak yeterli değildi, asker olmak gerekiyordu.

G3 piyade tüfeği 20 adet 7,62 x 51 mm fişekli şarjörle beslenir.

4 hafta boyunca giydiğim, artık toprak rengi almış kamuflaj kıyafetimden sonra, üzerimdeki tertemiz, ütülü, koyu yeşil tören üniformasının içerisinde gerçek bir asker görüntüsü sergiliyordum. O gün, yani 30 ağustostan 2 gün önce, sadece prova yürüyüşü için iniyorduk şehrin göbeğine. Askerliğimin en gergin günüydü. Ortaokul yıllarında beceremediğim asker yürüyüşü ile başlayan anti-militarist duruşum, üniversite yıllarına kadar evrilmiş, militarizme karşı kurulabilecek tüm beylik laflarının ardı ardına patlatıldığı sohbetlerin içine sokmuştu beni. Ama o gün, Manisa'nın göbeğinde, halkın önünden omzumda bir piyade tüfeği, mimiksiz bir yüz, simsiyah postallar ve mükemmel tören adımlarıyla geçerek güçlü ordunun simgesi olacaktım. Birazdan, bir prova yürüyüşü olsa dahi, asfalta sertçe vurduğum her adımda, geçmişim usul usul silinecekti. Ortaokulda adımlarını inatla uygun  atmayan ben, dünya ordularını şiddetin kamulaştırılmış halleri olarak tanımlayan ben, alman silah firmasının ürettiği merminin fiyatının, dünyanın bir ucunda öldürdüğü çocuk işçinin ayılık gelirinden yüksek olduğu dünyada bir  şeylerin yanlış olduğuna karar veren ben yok olacaktı. Küçük çocukların önünde attığım her adımda daha da askerliğe yaklaşacak, sadece görünüşümle değil sanki her hücremle bir askere dönüşecektim.

G3 piyade tüfeği otomatik ayarda dakikada 500-600 mermi atar.

Tüfeğin namlusunun altındaki sert plastik kısmı tuttuğum elimi biraz daha sıktım. Terli avucum aşağı doğru kaymaya başladı. Yavaşça kaldırdım kafamı. Otobüste benim gibi oturan diğer askerlere baktım göz ucuyla. Aynı sebepten olmasa da onlar da gergin gözüküyordu. Gerginliğin sebebi belki de haftalardır süren darbe söylentileriydi. Prova yürüyüşünün yapılacağı o gün cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu gerçekleşecek ve muhtemelen ordu mensuplarının pek de desteklemedikleri aday cumhurbaşkanı olacaktı. Haftalar önceden öngörülen bu sonuç darbe söylentilerini başlatmıştı. Birlikte sürekli bu konuşuluyor, herkes haberleri dinlemenin yollarını arıyordu. Bense bu konuya çok da ilgi göstermiyordum. Sanırım derdim komutanın kim olacağı değil benim ne olacağımdı. Otobüsün gölge tarafında, iki sıra önde oturan çocuğu izlemeye başladım. Çocuğu tanıyordum. Bir yan ranzada uyuyordu. Tokat'lıydı. Ordu, "vatanın bütünlüğü" için var olan ama herkesin memleketiyle tanımlandığı bir topluluktu.

G3 piyade tüfeğinin namlu çıkış mermi hızı 782 metre / saniyedir.

Tokat'lı kafasını sürekli sağa sola çeviriyor, fal taşı gibi açtığı heyecan dolu gözlerle dışarıyı izliyordu. Dört haftanın bizi nasıl bu kadar hızlı dışarıya yabancılaştırdığını, Tokat'lının vücut dilinde hayretle izliyordum. Bu sırada arka arkaya sıralanmış beş askeri otobüs şehrin ortasına gelmişti. Otobüs durmuş, rölantide çalışmaya devam ediyordu. Bir parmaktan daha büyük genişlikte açıklık olan pencerelerde camların yaptıkları titreme, otobüsün duruşuyla artmıştı. Şoför tam manuel kapıyı, parlak gri kolu ittirerek açtı. Otobüsün ön tarafında oturanlar, muhtemelen bölük astsubayının emriyle hızlı adımlarla aşağıya inmeye başladılar. Biz arka taraftakiler de ayağa fırladık. Miğferimi, kayışını sıkarak sabitledim. Otobüsten iner inmez gözüme vuran güneş ışığından dolayı kıstım gözlerimi. Işığa alıştığında ağır ağır açtım gözlerimi.

G3 piyade tüfeği boşken 4,25 kg, doluyken 5 kg ağırlığındadır.

Yaklaşık üç metre önümde bir kadın, hemen yanında duran ve elinden tuttuğu 5-6 yaşlarındaki oğluyla şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu. Yüzündeki şaşkınlık yavaş yavaş korkuya dönüştü ve ilk başta anlamadığım bir telaşla oğlunu kucağına alarak koşar adım tam tersi istikamette uzaklaşmaya başladı. İlk anda şaşırdığım bu kaçışın nedenini anlamam uzun sürmemişti. O gün, prova yürüyüşü için sokağa indiğimiz gün 28 ağustostu, yani bayram günü değildi, yani darbeye sebep olacağı söylenen cumhurbaşkanlığı seçiminin yapıldığı gündü ve biz tam beş otobüs asker, ellerinde tüfeklerle şehir merkezine inmiştik. İnsanlar darbe yaptığımızı zannediyorlardı. İşte olan olmuştu. Anti-militaristken önce asker olmuş, sonra da darbeci asker olmuştum. Kadın ve çocuğunun arkasından bakarken bir şeyin farkına varmıştım. Ortada hiçbir sebep yokken sırf sizden daha güçlü olduğu için birinden korkmaktan daha kötü bir şey vardı. Ortada hiçbir sebep yokken, sırf kendisinden daha güçlü olduğunuz için birinin sizden korkması. Kadın aramızdaki üç metrelik mesafeyi saniyeler içinde onlarca metreye çıkarmıştı.


G3 piyade tüfeğinin etkili menzili 400 metredir.                    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder