Uzun ve çirkin burunlu, ömrünü seneler önce tamamlamış ford otobüsün
içerisinde, iki kişinin oturması için dizayn edilmiş koltuğa, iki bacağımın
arasında dik bir şekilde tuttuğum tüfeğimle birlikte anca sığmıştım.
G3 piyade tüfeği geciktirmeli gaz kaçırma sistemli mekanizmaya sahiptir
ve bu sebepten MG42 piyade tüfeğinde görülen yüksek geri tepme görülmez.
Şanslı günlerimden biri değildi, otobüsün güneş alan tarafına denk
gelmiştim. Parlak öğlen güneşinin etkisiyle otobüsün içerisindeki hissedilir
sıcaklık, hava durumunun bildirdiği 350C'nin çok üzerindeydi.
Koltukların yıpranmış deri kaplamalarının dayanılmaz kokusu içerideki havayı
iyiden iyiye ağırlaştırılmıştı. Üç numara tıraş edilmiş ve terden sırılsıklam
olmuş kafamı eğmiştim. Miğferim öne doğru kaymış, görüş açımın büyük bölümünü
kapatmıştı, fakat bundan rahatsız değildim. Beni "düşman"
mermilerinden koruması öngörülen miğfer o gün güneşe karşı koruyordu.
G3 piyade tüfeği tek tek atış yapabildiği gibi, tam otomatik atış da
yapabilir.
Askerliğimin acemilik döneminin son haftasındaydım. Nasıl olduğunu
anlayamadığım bir şekilde uygun adım yürüyüş konusunda iyi olan grubun içine girmiş ve 30 Ağustos kutlamalarında Manisa'nın ortasında gerçekleştirilecek
olan törenin yürüyüş takımına seçilmiştim. Ortaokulda asker yürüyüşlerinden not
verilen beden eğitimi derslerinde aldığım kırık notlardan sonra aradan geçen
15-16 yılda kendimi geliştirmiş olmalıydım. Ortaokul sınıfımızda uygun adım
yürüyüş konusundaki yeteneksizliğim dalga konusu olmuş, beden eğitimi öğretmeni
tarafından sürekli "Sen nasıl asker çocuğusun?" sorusuna maruz
kalmıştım. Demek ki asker gibi yürüyebilmek için asker çocuğu olmak yeterli değildi,
asker olmak gerekiyordu.
G3 piyade tüfeği 20 adet 7,62 x 51 mm fişekli şarjörle beslenir.
4 hafta boyunca giydiğim, artık
toprak rengi almış kamuflaj kıyafetimden sonra, üzerimdeki tertemiz, ütülü,
koyu yeşil tören üniformasının içerisinde gerçek bir asker görüntüsü
sergiliyordum. O gün, yani 30 ağustostan 2 gün önce, sadece prova yürüyüşü için
iniyorduk şehrin göbeğine. Askerliğimin en gergin günüydü. Ortaokul yıllarında
beceremediğim asker yürüyüşü ile başlayan anti-militarist duruşum, üniversite
yıllarına kadar evrilmiş, militarizme karşı kurulabilecek tüm beylik laflarının
ardı ardına patlatıldığı sohbetlerin içine sokmuştu beni. Ama o gün, Manisa'nın
göbeğinde, halkın önünden omzumda bir piyade tüfeği, mimiksiz bir yüz, simsiyah
postallar ve mükemmel tören adımlarıyla geçerek güçlü ordunun simgesi
olacaktım. Birazdan, bir prova yürüyüşü olsa dahi, asfalta sertçe vurduğum her
adımda, geçmişim usul usul silinecekti. Ortaokulda adımlarını inatla uygun atmayan ben, dünya ordularını şiddetin
kamulaştırılmış halleri olarak tanımlayan ben, alman silah firmasının ürettiği
merminin fiyatının, dünyanın bir ucunda öldürdüğü çocuk işçinin ayılık
gelirinden yüksek olduğu dünyada bir
şeylerin yanlış olduğuna karar veren ben yok olacaktı. Küçük çocukların
önünde attığım her adımda daha da askerliğe yaklaşacak, sadece görünüşümle değil
sanki her hücremle bir askere dönüşecektim.
G3 piyade tüfeği otomatik ayarda dakikada 500-600 mermi atar.
Tüfeğin namlusunun altındaki sert plastik kısmı tuttuğum elimi biraz
daha sıktım. Terli avucum aşağı doğru kaymaya başladı. Yavaşça kaldırdım kafamı.
Otobüste benim gibi oturan diğer askerlere baktım göz ucuyla. Aynı sebepten
olmasa da onlar da gergin gözüküyordu. Gerginliğin sebebi belki de haftalardır
süren darbe söylentileriydi. Prova yürüyüşünün yapılacağı o gün
cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu gerçekleşecek ve muhtemelen ordu
mensuplarının pek de desteklemedikleri aday cumhurbaşkanı olacaktı. Haftalar
önceden öngörülen bu sonuç darbe söylentilerini başlatmıştı. Birlikte sürekli
bu konuşuluyor, herkes haberleri dinlemenin yollarını arıyordu. Bense bu konuya
çok da ilgi göstermiyordum. Sanırım derdim komutanın kim olacağı değil benim ne
olacağımdı. Otobüsün gölge tarafında, iki sıra önde oturan çocuğu izlemeye
başladım. Çocuğu tanıyordum. Bir yan ranzada uyuyordu. Tokat'lıydı. Ordu,
"vatanın bütünlüğü" için var olan ama herkesin memleketiyle
tanımlandığı bir topluluktu.
G3 piyade tüfeğinin namlu çıkış mermi hızı 782 metre / saniyedir.
Tokat'lı kafasını sürekli sağa sola çeviriyor, fal taşı gibi açtığı
heyecan dolu gözlerle dışarıyı izliyordu. Dört haftanın bizi nasıl bu kadar
hızlı dışarıya yabancılaştırdığını, Tokat'lının vücut dilinde hayretle
izliyordum. Bu sırada arka arkaya sıralanmış beş askeri otobüs şehrin ortasına
gelmişti. Otobüs durmuş, rölantide çalışmaya devam ediyordu. Bir parmaktan daha
büyük genişlikte açıklık olan pencerelerde camların yaptıkları titreme, otobüsün
duruşuyla artmıştı. Şoför tam manuel kapıyı, parlak gri kolu ittirerek açtı.
Otobüsün ön tarafında oturanlar, muhtemelen bölük astsubayının emriyle hızlı
adımlarla aşağıya inmeye başladılar. Biz arka taraftakiler de ayağa fırladık.
Miğferimi, kayışını sıkarak sabitledim. Otobüsten iner inmez gözüme vuran güneş
ışığından dolayı kıstım gözlerimi. Işığa alıştığında ağır ağır açtım gözlerimi.
G3 piyade tüfeği boşken 4,25 kg, doluyken 5 kg ağırlığındadır.
Yaklaşık üç metre önümde bir kadın, hemen yanında duran ve elinden
tuttuğu 5-6 yaşlarındaki oğluyla şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu. Yüzündeki
şaşkınlık yavaş yavaş korkuya dönüştü ve ilk başta anlamadığım bir telaşla
oğlunu kucağına alarak koşar adım tam tersi istikamette uzaklaşmaya başladı. İlk
anda şaşırdığım bu kaçışın nedenini anlamam uzun sürmemişti. O gün, prova
yürüyüşü için sokağa indiğimiz gün 28 ağustostu, yani bayram günü değildi, yani
darbeye sebep olacağı söylenen cumhurbaşkanlığı seçiminin yapıldığı gündü ve
biz tam beş otobüs asker, ellerinde tüfeklerle şehir merkezine inmiştik.
İnsanlar darbe yaptığımızı zannediyorlardı. İşte olan olmuştu.
Anti-militaristken önce asker olmuş, sonra da darbeci asker olmuştum. Kadın ve
çocuğunun arkasından bakarken bir şeyin farkına varmıştım. Ortada hiçbir sebep
yokken sırf sizden daha güçlü olduğu için birinden korkmaktan daha kötü bir şey
vardı. Ortada hiçbir sebep yokken, sırf kendisinden daha güçlü olduğunuz için
birinin sizden korkması. Kadın aramızdaki üç metrelik mesafeyi saniyeler içinde
onlarca metreye çıkarmıştı.
G3 piyade tüfeğinin etkili menzili 400 metredir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder